arkeolojihaber
📍 Mısır'da büyük bir keşif yapıldı! Abydos'taki Cebel Anubis Nekropolü'nde, M.Ö. 1700-1600 yıllarına tarihlenen 3500 yıl öncesine ait bir kraliyet mezarı bulundu.
Pennsylvania Üniversitesi'nden bir arkeoloji ekibinin bulduğu bu mezar, kraliyet mezarlarının gelişimi hakkında yeni bilimsel veriler sunuyor. Ayrıca, Banavit köyünde Roma dönemine ait dev bir çömlek atölyesi keşfedildi. Bu atölye, Antik Mısır'ın Dokuzuncu Bölgesi'ne çömlek ve cam tedarik eden en büyük üretim merkezlerinden biriydi. Kaynak: Mısır Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı X Hesabı (17.03.2025)
📍 Mısır'da büyük bir keşif yapıldı! Abydos'taki Cebel Anubis Nekropolü'nde, M.Ö. 1700-1600 yıllarına tarihlenen 3500 yıl öncesine ait bir kraliyet mezarı bulundu.
Pennsylvania Üniversitesi'nden bir arkeoloji ekibinin bulduğu bu mezar, kraliyet mezarlarının gelişimi hakkında yeni bilimsel veriler sunuyor. Ayrıca, Banavit köyünde Roma dönemine ait dev bir çömlek atölyesi keşfedildi. Bu atölye, Antik Mısır'ın Dokuzuncu Bölgesi'ne çömlek ve cam tedarik eden en büyük üretim merkezlerinden biriydi. Kaynak: Mısır Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığı X Hesabı (17.03.2025)
arkeolojihaber
📍 Batman'ın Hasankeyf ilçesindeki kazı çalışmalarında Geç Roma Dönemi’ne ait 1600 yıllık gözyaşı şişesi bulundu.
Kazı Başkanı ve Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zekai Erdal, gözyaşı şişelerinin Hristiyanlık öncesi dönemlere ait bir inanış olduğunu ifade ederek, “2024 yılı kazı sezonunda Roma dönemi duvarı yakınlarında bir adet sağlam halde cam malzemeden mamul Geç Roma Dönemi’ne ait olan bir gözyaşı şişesi tespit edildi. Şişemiz bu döneme ait olduğu için muhtemelen 1600 yıllık. Cam malzemeden olup da günümüze kadar sağlam gelmesinden dolayı yine ayrı bir öneme sahip. Bu şişeler ‘Pagan’ inanç döneminde yani özellikle Roma ve öncesi döneme ait mezarlarda ortaya çıkar. Rivayet odur ki: kişi öldüğü zaman arkasında kalan eşi gözyaşlarını bu şişeye biriktirmekte ve hep onun yanında olduğunu belirtmek için eşinin mezarına bırakmaktadır. O yüzden gözyaşı şişesi olarak adlandırılmaktadır” dedi. Kaynak: DHA (18.03.2025)
📍 Batman'ın Hasankeyf ilçesindeki kazı çalışmalarında Geç Roma Dönemi’ne ait 1600 yıllık gözyaşı şişesi bulundu.
Kazı Başkanı ve Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zekai Erdal, gözyaşı şişelerinin Hristiyanlık öncesi dönemlere ait bir inanış olduğunu ifade ederek, “2024 yılı kazı sezonunda Roma dönemi duvarı yakınlarında bir adet sağlam halde cam malzemeden mamul Geç Roma Dönemi’ne ait olan bir gözyaşı şişesi tespit edildi. Şişemiz bu döneme ait olduğu için muhtemelen 1600 yıllık. Cam malzemeden olup da günümüze kadar sağlam gelmesinden dolayı yine ayrı bir öneme sahip. Bu şişeler ‘Pagan’ inanç döneminde yani özellikle Roma ve öncesi döneme ait mezarlarda ortaya çıkar. Rivayet odur ki: kişi öldüğü zaman arkasında kalan eşi gözyaşlarını bu şişeye biriktirmekte ve hep onun yanında olduğunu belirtmek için eşinin mezarına bırakmaktadır. O yüzden gözyaşı şişesi olarak adlandırılmaktadır” dedi. Kaynak: DHA (18.03.2025)
arkeolojihaber
📍 Septimius Severus'un heykel başı ve 48 pişmiş toprak levhalar Danimarka'dan Türkiye'ye iade edildi.
Antalya Arkeoloji Müzesi'nde iade edilen eserler için tören düzenlendi. 1960'lı yıllarda kaçak kazılarla zarar gören Burdur'daki Boubon Antik Kenti'nden kaçırılan bu eserler, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yürüttüğü titiz çalışmalarla Türkiye'ye kazandırıldı. Bakan Ersoy, eserlerin iadesinin bir dedektiflik hikayesini andırdığını vurgulayarak, bu süreçlerin dünya çapında yankı uyandırdığını belirtti. Danimarka'daki Glyptotek Müzesi'nden iade edilen eser, Roma İmparatoru Septimius Severus'un başını içeriyor ve bu eserlerin geri kazanılması, Türkiye'nin kültürel mirasına sahip çıkma kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Kaynak: AA (14.03.2025)
📍 Septimius Severus'un heykel başı ve 48 pişmiş toprak levhalar Danimarka'dan Türkiye'ye iade edildi.
Antalya Arkeoloji Müzesi'nde iade edilen eserler için tören düzenlendi. 1960'lı yıllarda kaçak kazılarla zarar gören Burdur'daki Boubon Antik Kenti'nden kaçırılan bu eserler, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yürüttüğü titiz çalışmalarla Türkiye'ye kazandırıldı. Bakan Ersoy, eserlerin iadesinin bir dedektiflik hikayesini andırdığını vurgulayarak, bu süreçlerin dünya çapında yankı uyandırdığını belirtti. Danimarka'daki Glyptotek Müzesi'nden iade edilen eser, Roma İmparatoru Septimius Severus'un başını içeriyor ve bu eserlerin geri kazanılması, Türkiye'nin kültürel mirasına sahip çıkma kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi. Kaynak: AA (14.03.2025)
arkeolojihaber
🔴 [CANLI YAYIN] Arkeoloji Söyleşileri'nin 133. programı başladı.
#133 Prof. Dr. İsmail Özer - Çanakkale'de Paleolitik Çağ ve İnkaya Mağarası @YouTube aracılığıyla
🔴 [CANLI YAYIN] Arkeoloji Söyleşileri'nin 133. programı başladı.
#133 Prof. Dr. İsmail Özer - Çanakkale'de Paleolitik Çağ ve İnkaya Mağarası @YouTube aracılığıyla
YouTube
#133 Prof. Dr. İsmail Özer - Çanakkale'de Paleolitik Çağ ve İnkaya Mağarası
133. Bölüm
Her hafta Çarşamba günü saat 21.00'de Murat Başlar’ın moderatörlüğünde YouTube’da canlı yayınladığımız ‘Arkeoloji Söyleşileri’ adlı programda, arkeoloji ve tarih üzerine konuşuyoruz. Videomuzu beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Konuk: Prof.…
Her hafta Çarşamba günü saat 21.00'de Murat Başlar’ın moderatörlüğünde YouTube’da canlı yayınladığımız ‘Arkeoloji Söyleşileri’ adlı programda, arkeoloji ve tarih üzerine konuşuyoruz. Videomuzu beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Konuk: Prof.…
arkeolojihaber
📍 İspanya’nın kuzeyindeki Burgos kentine bağlı Atapuerca bölgesindeki kazılarda Batı Avrupa’nın en eski insan kalıntısı keşfedildi.
İspanyol bilim insanlarınca bulunan ve 1,1 ila 1,4 milyon yıl öncesine ait olduğu belirtilen kalıntılar yüz kemiklerine ait. "Pink" olarak adlandırılan bu fosil, daha önce bulunan Homo Antecessor’dan farklı özellikler taşıyor. Bilim insanlarına göre kalıntı erken Pleistosen döneminde Batı Avrupa’da en az iki türün bulunduğunun göstergesi. Araştırmacılar, yüzün daha çıkıntılı ve güçlü bir yapıya sahip olduğunu belirtiyor. Yeni keşfedilen fosilin özellikleri ise Homo antecessor’a göre daha ilkel ve Homo erectus’a daha benzer. Bu da kesin olmamakla beraber, bu fosilin bir Homo erectus’a ait olabileceğini düşündürmekte. Kaynak: Huguet, R., Rodríguez-Álvarez, X.P., Martinón-Torres, M. et al. The earliest human face of Western Europe, Nature. (12.03.2025)
📍 İspanya’nın kuzeyindeki Burgos kentine bağlı Atapuerca bölgesindeki kazılarda Batı Avrupa’nın en eski insan kalıntısı keşfedildi.
İspanyol bilim insanlarınca bulunan ve 1,1 ila 1,4 milyon yıl öncesine ait olduğu belirtilen kalıntılar yüz kemiklerine ait. "Pink" olarak adlandırılan bu fosil, daha önce bulunan Homo Antecessor’dan farklı özellikler taşıyor. Bilim insanlarına göre kalıntı erken Pleistosen döneminde Batı Avrupa’da en az iki türün bulunduğunun göstergesi. Araştırmacılar, yüzün daha çıkıntılı ve güçlü bir yapıya sahip olduğunu belirtiyor. Yeni keşfedilen fosilin özellikleri ise Homo antecessor’a göre daha ilkel ve Homo erectus’a daha benzer. Bu da kesin olmamakla beraber, bu fosilin bir Homo erectus’a ait olabileceğini düşündürmekte. Kaynak: Huguet, R., Rodríguez-Álvarez, X.P., Martinón-Torres, M. et al. The earliest human face of Western Europe, Nature. (12.03.2025)
arkeolojihaber
📍 Mısır’daki Ghozza kazı alanında bulunan demir prangalar, altın madenciliğinde köle işçiliğinin kullanılmış olabileceğine işaret ediyor.
Fransız tarihçi Bérangère Redon’un, Antiquity dergisinde yayımlanan araştırmasına göre, Ptolemaios döneminde (M.Ö. 332 sonrası) Ghozza’daki altın madenlerinde hem ücretli hem de zorla çalıştırılan işçilerin bulunduğuna dair kanıtlar ortaya çıktı. Kazılarda bulunan ağır demir prangalar, bazı madencilerin özgür olmadığını gösteriyor. Tarihi kaynaklarda zorla çalıştırılan işçilerden bahsedilse de bunların savaş esiri mi, suçlu mu yoksa köle mi olduğu net değil. Bu keşif, antik Mısır’daki madencilik faaliyetlerinin karanlık yüzüne ışık tutuyor. Kaynak: Redon B. Iron shackles from the Ptolemaic gold mines of Ghozza (Egypt, Eastern Desert). Antiquity. Published online 2025:1-7. (13.03.2025)
📍 Mısır’daki Ghozza kazı alanında bulunan demir prangalar, altın madenciliğinde köle işçiliğinin kullanılmış olabileceğine işaret ediyor.
Fransız tarihçi Bérangère Redon’un, Antiquity dergisinde yayımlanan araştırmasına göre, Ptolemaios döneminde (M.Ö. 332 sonrası) Ghozza’daki altın madenlerinde hem ücretli hem de zorla çalıştırılan işçilerin bulunduğuna dair kanıtlar ortaya çıktı. Kazılarda bulunan ağır demir prangalar, bazı madencilerin özgür olmadığını gösteriyor. Tarihi kaynaklarda zorla çalıştırılan işçilerden bahsedilse de bunların savaş esiri mi, suçlu mu yoksa köle mi olduğu net değil. Bu keşif, antik Mısır’daki madencilik faaliyetlerinin karanlık yüzüne ışık tutuyor. Kaynak: Redon B. Iron shackles from the Ptolemaic gold mines of Ghozza (Egypt, Eastern Desert). Antiquity. Published online 2025:1-7. (13.03.2025)
This media is not supported in your browser
VIEW IN TELEGRAM
arkeolojihaber
Arkeolojihaber olarak Türkiye’nin en çok takip edilen arkeoloji platformlarının başında geliyoruz. YouTube kanalımızda yer alan katıl butonu ile bizlere destek olabilir, daha kaliteli içerik üretmemize katkı sağlayabilirsiniz. Sizlerle beraber Türkiye’nin dijital kültür hafızasına katkı sunmaya devam edeceğiz.
Şimdiden herkese teşekkür ederiz.
🔗 https://www.youtube.com/channel/UC3vGtUL1M6fHzMw2gyjVlGg/join
Arkeolojihaber olarak Türkiye’nin en çok takip edilen arkeoloji platformlarının başında geliyoruz. YouTube kanalımızda yer alan katıl butonu ile bizlere destek olabilir, daha kaliteli içerik üretmemize katkı sağlayabilirsiniz. Sizlerle beraber Türkiye’nin dijital kültür hafızasına katkı sunmaya devam edeceğiz.
Şimdiden herkese teşekkür ederiz.
🔗 https://www.youtube.com/channel/UC3vGtUL1M6fHzMw2gyjVlGg/join
arkeolojihaber
📣 Duyuru
26 Mart Çarşamba saat 21.00'de Prof. Dr. Kürşad Demirci ile gerçekleştireceğimiz söyleşi programımız, 16 Nisan Çarşamba saat 21.00'e alınmıştır. Anlayışınız için teşekkür ederiz.
📣 Duyuru
26 Mart Çarşamba saat 21.00'de Prof. Dr. Kürşad Demirci ile gerçekleştireceğimiz söyleşi programımız, 16 Nisan Çarşamba saat 21.00'e alınmıştır. Anlayışınız için teşekkür ederiz.
arkeolojihaber
#ArkeolojiSöyleşileri iki haftalık bir aranın ardından 9 Nisan’da kaldığı yerden devam ediyor. Araş. Gör. Dr. Tolga Pelvanoğlu, Prof. Dr. Kürşad Demirci, Prof. Dr. Mehmet Özhanlı ve Prof. Dr. Bekir Özer Nisan ayı konuklarımız. Herkese iyi bayramlar dileriz.
#ArkeolojiSöyleşileri iki haftalık bir aranın ardından 9 Nisan’da kaldığı yerden devam ediyor. Araş. Gör. Dr. Tolga Pelvanoğlu, Prof. Dr. Kürşad Demirci, Prof. Dr. Mehmet Özhanlı ve Prof. Dr. Bekir Özer Nisan ayı konuklarımız. Herkese iyi bayramlar dileriz.
arkeolojihaber
#ArkeolojiSöyleşileri’nin 134. konuğu Araş. Gör. Dr. Tolga Pelvanoğlu oluyor. 09 Nisan 2025 Çarşamba günü saat 21.00’de gerçekleştireceğimiz ‘Hitit Devlet Teşkilatı'nda Prensler’ başlıklı çevrim içi söyleşide buluşmak üzere.
Canlı Yayın Linki: https://www.youtube.com/live/QFF_J18y4bk?si=ER9op-ePfUunSZip
#ArkeolojiSöyleşileri’nin 134. konuğu Araş. Gör. Dr. Tolga Pelvanoğlu oluyor. 09 Nisan 2025 Çarşamba günü saat 21.00’de gerçekleştireceğimiz ‘Hitit Devlet Teşkilatı'nda Prensler’ başlıklı çevrim içi söyleşide buluşmak üzere.
Canlı Yayın Linki: https://www.youtube.com/live/QFF_J18y4bk?si=ER9op-ePfUunSZip